Tastamam eksik!

9 Mart 2012 Cuma

Umman'a gitmeyi hiç ummazdım



Arap Yarımadası'nın güneydoğu kıyısında bulunan Umman'ı duyanımız çok, bilenimiz az! Oysa ona bir saat uzaklıktaki Dubai'yi bilmeyenimiz neredeyse yok. Bilmediğimiz Umman'ı hiç de öyle küçük görmeyin. Gezince anlayacaksınız...
****
Bazen hiç ummadığınız yerler girer rotanıza... Bir daha hiç yolunuzun düşmeyeceğine inandığınız, ırak yerlerdir, oraları. Uzaklar büyüdükçe özlem de büyür, dönmek istersiniz. Ama bir daha hiç gelmeyeceğinizi sandığınız bir yer, gizemiyle örter bu duygunuzu. Umman'a giderken, adeta cetvelle çizilmiş bir şehir olan ve gece vaktinde bile ihtişamıyla büyüleyen Dubai'nin üzerinden geçince merak artıyor. Ne zaman Moscat'ın kuşbakışı görüntüsü çıkageliyor, Dubai'ninki gibi cetvelle çizilmiş gibi uzayan yollar, geceyi aydınlatan sıra sıra ışıklar, bir ferahlama hissi doluyor içimize. Gece vakti anlayabildiğimiz sadece, Umman'daki binaların daha kısa olduğu. Sonradan öğreniyoruz ki burada oturmak için ancak dört kata kadar izin veriliyor. Sadece oteller 20 kata kadar yükselebiliyor.



Az bir uykuyla başladığımız gün içinde Extreme Sailing yarışlarını izlemek için sahil şeridine doğru hareket ederken, Moscat'ın mimarisi hakkında fikir edinebiliyoruz. Birbirine benzeyen, az katlı, sade, köşeli binalar... Binaların hemen hepsi ise kale burçlarını hatırlatan işlemelerle süslü. Gösterişten uzak ama pahalı yerler... Buraya 'yeni Moscat' denildiğini, ertesi gün 'eski Moscat'ı dolaşmaya gittiğimizde öğreniyoruz. Yeni Moscat, Umman'ın zenginlerinin yerleştiği bir alan olarak inşa edilmiş. Genişlemeye de devam ediyor. Umman Körfezi'ni izleyen sahil boyunca adım başı inşaatlara rastlıyorsunuz. İnşaatlarla iç içe geçen yeni binaların önünde lüks arabalar da sıradanlaşıyor, çok olunca. Öyle ya, burada taşıt vergisi diye bir şey yok. Türkiye'de 70 bin liraya alacağınız bir cip burada 40 bin lira civarında. Benzinse sudan ucuz! Dolayısıyla bindiğiniz bir taksiyle pazarlık yaparsınız, 10 riyale Moscat'ı altüst etmeniz mümkün!



Sultan Kabus'un izi her yerde


Bir akşam vakti alışveriş yapmaya gitmek için bindiğimiz taksinin şoförü, iyi bir pazarlıkla bizi geri bile getirdi! Alışveriş demişken... Al Qurm yani Kurum semti, alışveriş merkezlerinin yoğunlaştığı bölge. Şanslıysanız, teknolojik ürünleri Dubai'den bile ucuza getirebilirsiniz. Bir telefon satın almak istediğinizde 70 dolar fark edebildiğini söylesek...



Umman, Kuveyt'le birlikte bölgenin en zengin ülkesi. Arap Yarımadası'nın güneydoğu kıyısında kalan ülkeyi Sultan Kabus yönetiyor. Şehrin her yerinde onun resimlerini, binalarda onun adını görüyoruz. Bir saray darbesiyle babasını deviren ve ülkedeki iç ayaklanmayı bastıran Sultan Kabus, 40 yıla yakın bir süredir iktidarda. Kendisi için yaptırdığı binalardan en büyüleyici olanı ise şüphesiz ki Büyük Sultan Kabus Camii (Sultan Qaboos Grand Mosque). Sultan Kabus Camii, dünyanın en büyük ikinci dokuma halısını da içinde barındırıyor. 6 yıl boyunca 400 kişinin İran'da eliyle dokuduğu halılar göz kamaştırıcı. Caminin avizeleri ve çinileri de Türkiye'de yaptırılmış. Taşları ise Hindistan'a ait. Büyük bir kütüphanesi, interneti de bulunan caminin mermer zemini, yazın 55 dereceye çıkan sıcaklıklar düşünüldüğünde oldukça ferahlatıcı geliyor. Sade ama görkemli bir mimari, çiçek tarlaları arasında güzel kokularla bezenip göz alıcı bir hale bürünüyor.



Eski Moscat'ın çekiciliği


Umman, dünyanın en güvenli 19. ülkesi. Sokakta polis göremiyorsunuz. Refah seviyesi yüksek bu şehirde bomboş yollar, resmî tatil sayılan cuma günü dolup taşıyor. Bir de akşamları. Ancak öğle sıcağında açık dükkân bulmanız pek de kolay değil!
Başkent Moscat'ın 'eski şehir' sayılan tarafına gittiğimizde, umduğumuz güzellikleri buluyoruz. Modern Moscat'a rağmen; egzotik, tarihî ve çekici tarafı burası. Kendimizi Moscat'ın Kapalıçarşı'sına atıyoruz, çok geçmeden. Serin mi serin, çekici mi çekici! Burası gümüş, koku ve tütsü meraklıları için biçilmiş kaftan. Umman'ın geleneksel kıyafetlerini de burada bulabilirsiniz. Pazarlık ederseniz -ki Ummanlılar bu konuda hiç inatçı değil- torbayı doldurarak çıkmanız mümkün. Türkiye'den geldiğimizi söylediğimiz vakit daha sempatik yaklaştıklarına, daha fazla indirim yaptıklarına şahit olduk. Umman'da erkeklerin neredeyse büyük bölümü entari giyiyor. Ayaklarında ise baş parmaklarını sarmalayan geniş sandaletler var. Şubat ayında bile 30 derece sıcak olan bir yer için epey rahat ettiren bir giyim tarzı. Kadınlar için 'şöyle giyiniyorlar' diyebilmek pek kolay değil. Çarşaflı kadınlar kadar, tesettüre girmeyen kadınlar da var. Bu da Umman'a farklı bir hava katıyor. Bizi şaşırtan şeylerden birisi de Sultan Kabus'un yaptırdığı devasa opera binası. Batılı sanatlara bu denli önem veren bir ülke beklemiyorduk, belki de... Futbol sahasının büyüklüğü de şaşırtmıyor değil. Adını söylemiyorum bile! Hemen karşısında develer için yapılmış haralar ilişiyor gözümüze. Bu kadarını bir arada hiç görmemiştim.

Yazının başında dediğimiz gibi 'Bir daha yolum düşer mi?' diye düşünmek için bile Umman'a gelmek elzem. Dubai'den uçakla bir saatte geçiyorsunuz. İstanbul'dan Ankara'ya gider gibi, uçağın kalkışı ve inişi bir oluyor. İndikten sonra bu güzel Arap ülkesini keşfetmek size kalıyor. Siz de onlara uyup içinize sine sine gezin. Hiç ummadığınız güzellikler çıkıyor karşınıza. Adı üstünde Umman... Umulur ki gidesiniz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder