Mart 2011'de Van Erciş'te yayımlanmaya başlayan Hayal Bilgisi dergisi, kopyalarını kaybettiği Erciş ve Van depremine rağmen edebiyattan ve hayattan vazgeçmedi! Hayatın üzerine giden Hayal Bilgisi, edebiyatın hayattan kopuk olduğunda hiçbir anlamının kalmayacağını gösterircesine, Ercişli çocuklar için yaptığı kampanyalarla da ses getiriyor.
****
23 Ekim gecesi Van Erciş'te meydana gelen depremin ardından yüzlerce insan enkaz altında kalarak hayatını kaybetti. Kışın iyice yaklaştığı günlerde on binlerce insan sığınacak bir yer aradı, ailesiyle... Bir ülke, acılarını sarmak için seferber olmuş yaralarını sarıyorken; Van 9 Kasım gecesi bir kez daha depremin ölümlü yüzüyle karşılaştı. Geride kalan yüzlerce ölümün ardından, büyük ölçüde terk edilen Van ve Erciş, hayalet bir şehre döndü. Buralarda kurulan çadırlar içinde, kışın çetin şartlarında hayatlarını idame ettiren insanların sesini giderek daha az duyuyoruz uzaklardan. Oysa mevsim kış ve gözlerde yaş eksilmiyor...
Her şeye rağmen Van ve Erciş halkı, hayat dediğimiz bu zorlu sınava tutunmaya devam ediyor. Hatta onun da ötesine geçenler var, bu coğrafyada. Hayal kurmaya ve hatta 'Hayal Bilgisi'nin peşinden gitmeye devam ediyorlar...
Erciş'te doğan ve Aralık 2010'dan bu yana doğduğu topraklarda İngilizce öğretmeni olarak görev yapan Cihat Albayrak ve arkadaşlarının çıkardığı Hayal Bilgisi, Mart 2011'den bu yana devam ediyor yayın hayatına... Dergi, yazarları Mehdi Akan ve Gülşen Çağan'ın şiir kitapları Ay Sevdası ve Hayal Bilgisi'ni yayımlayarak atar ilk adımını. Kısa süre içinde sosyal medyadaki takipçileri hızla artar. Bu platformlarda, 'Edebiyat Eğlencelidir' şiarıyla, her gece bir şairi konuk ederler sayfalarına. Yetinmeyip yine her gece yarışma düzenlerler. Şiir, deneme ve öykü alanında büyük bir birikim oluşunca, en başta fanzin şeklinde düşünülen Hayal Bilgisi, bir dergiye dönüşür. 'Huzur' konulu ilk sayı, 500 tane basılır. Elden ele ulaşan dergi, Türkiye'yi dolaşır nihayetinde. 'Huzur nedir, nasıl elde edilir?' gibi çetrefilli bir soruya da cevap aranır, internet üzerinde. Gelen cevaplara, dergide 'Mevzubahis' adlı bir sayfada da yer verilir. Böylece interaktif bir süreçle şekilleneceği de anlaşılır, Hayal Bilgisi'nin.
Depremde derginin kopyalarını kaybettiler, vazgeçmediler
'Huzur, Savaş Çocukları, Mektup, Delilik, Edebiyatta Facebook Etkisi, Edebiyat Sokaktaki İnsanın Ne İşine Yarar?' gibi farklı konularla bugüne kadar altı sayısı yayımlanır Hayal Bilgisi'nin. Derginin yayın yönetmeni Cihat Albayrak, "Erciş'te böyle bir çalışma yapmanın dezavantajları olduğunu itiraf etmeliyim." diyerek, şöyle açıklıyor yaşadığı zorlukları: "Çünkü dizgi ve baskı süreçlerine müdahil olamadığımız için ufak çaplı sorunlar yaşıyorduk. Dağıtımı gerçekleştirmek epey bir zahmetli oluyordu çünkü kargo sürecini iki kez yaşıyorduk." Deneyimleriyle birlikte, yaşadıkları sorunları çözmeyi başarırlar. Ancak altıncı sayının hazırlandığı sırada çıkagelen Erciş depremi, Hayal Bilgisi'ni de sallar: "Deprem esnasında, ben derginin dizgisini tamamlamıştım ve kapağını tasarlıyordum, bir akrabama ait olan fotoğraf stüdyosunda. Depremle ilgili bütün yaşadıklarımı aktardığım, deprem günlüğümü ve çektiğim fotoğrafları bir dosya halinde paylaştım. Ancak, dergi ile alakalı olarak en önemli gelişme, tamamen hazır olan altıncı sayının dijital kopyalarını depremde kaybetmemiz oldu. Öte yandan, Hayal Kitabevi'ni kapamak zorunda kaldık. Deprem, dostlarımızı, akrabalarımızı kaybetmemize neden olduğu gibi, ilk zamanlarda algıladığımız kadarıyla bir şehri de öldürmüştü."
Erciş'te zamanla yaralar sarılıp hayat eski ritmine dönerken; genç edebiyatçı da bir vakfın desteğini alarak, Hayal Bilgisi'ni yeniden hazırlamaya karar verir. Kaybolan 6. sayıyı aynen tasarlar ve Ocak 2012'de yayımlar.
'Hayal Bilgisi' adına bakmayın; onlarınki 'hayat bilgisi'
Cihat Albayrak ve arkadaşları, sadece bir dergiyle sınırlamazlar hayallerini... 2011'in yazında Erciş'te bahsettiği Hayal Kitabevi'ni açıp, burada ilköğretim öğrencilerine ücretsiz İngilizce kursları verirler. Bir kütüphane gibi işleyen kitabevinde, ziyaretçiler diledikleri kitabı ödünç alıp gider. Hayal Kitabevi, sadece kitap alışverişleriyle değil; tartışmalar, sohbetler ve etkinliklerle de hayalin gerçeğe dönüştüğü bir yer oluverir. Maddi olarak sıkıntı yaşasalar da, Yahya Kemal'in 'İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar' sözü gelir, akıllarına. Onlara göre, Hayal Bilgisi, insanın göremediklerine, görmemeye alıştıklarına odaklanmaktadır. Edebiyatın, her haliyle bir eylem biçimi olduğunu düşünürler: "Öteki türlü, yazarından yayıncısına ve okuruna, inanılmaz büyük bir sektör halinde, bir fabrikaya dönüşmüş durumda olan ve adına modern insanın 'edebiyat' demekten çekinmediği şey doğuyor."
Edebiyatın deyim yerindeyse 'praxis'ini ikinci sayılarıyla yapmaya başlarlar. Erciş'te bir köye, başlangıç olarak 500 kitaba sahip olan bir kütüphane kurarlar. Devamı gelir. 2011'de Ramazan Bayramı öncesi, 'Kitap Bayramı' adlı bir proje başlatırlar. Projenin amacı özellikle çocukların okuma alışkanlıklarını geliştirmek, çocukların kitaba değer vermesini sağlamaktır. Sosyal medyada, bu etkinliğe katılım bir hayli yüksektir. Deprem sonrası, derginin editörü olan Ayşe Ünsal'ın memleketi olan Çorum'da, Valilik ve Milli Eğitim Müdürlüğü ile ortak olarak bir kampanya düzenleyip 1.500 kadar çocuk kitabı toplarlar. Bu kitaplar, bayram hediyesi olarak Van'daki çocuklara gider. Erciş'te ise 200 kadar kitabı ve hazırlamış oldukları hediyeleri, kendi elleriyle dağıtır Hayal Bilgisi ekibi. Depremden 10 gün kadar önce davet edip Erciş'e getirdikleri yazar Senai Demirci, depremden sonra davetsiz gelecektir bu defa... Birlikte çocuklara oyuncaklar dağıtıp, taziye ziyaretlerinde bulunurlar. Ercişlilerin 'Erciş'i seviyoruz; terk etmiyoruz!' sloganı, esnafların vitrinlerine indikçe, Hayal Bilgisi'nin de umutları depreşir. Derginin tüm gelirini depremzede çocuklara harcamaya karar verirler.
Her şeye rağmen Van ve Erciş halkı, hayat dediğimiz bu zorlu sınava tutunmaya devam ediyor. Hatta onun da ötesine geçenler var, bu coğrafyada. Hayal kurmaya ve hatta 'Hayal Bilgisi'nin peşinden gitmeye devam ediyorlar...
Erciş'te doğan ve Aralık 2010'dan bu yana doğduğu topraklarda İngilizce öğretmeni olarak görev yapan Cihat Albayrak ve arkadaşlarının çıkardığı Hayal Bilgisi, Mart 2011'den bu yana devam ediyor yayın hayatına... Dergi, yazarları Mehdi Akan ve Gülşen Çağan'ın şiir kitapları Ay Sevdası ve Hayal Bilgisi'ni yayımlayarak atar ilk adımını. Kısa süre içinde sosyal medyadaki takipçileri hızla artar. Bu platformlarda, 'Edebiyat Eğlencelidir' şiarıyla, her gece bir şairi konuk ederler sayfalarına. Yetinmeyip yine her gece yarışma düzenlerler. Şiir, deneme ve öykü alanında büyük bir birikim oluşunca, en başta fanzin şeklinde düşünülen Hayal Bilgisi, bir dergiye dönüşür. 'Huzur' konulu ilk sayı, 500 tane basılır. Elden ele ulaşan dergi, Türkiye'yi dolaşır nihayetinde. 'Huzur nedir, nasıl elde edilir?' gibi çetrefilli bir soruya da cevap aranır, internet üzerinde. Gelen cevaplara, dergide 'Mevzubahis' adlı bir sayfada da yer verilir. Böylece interaktif bir süreçle şekilleneceği de anlaşılır, Hayal Bilgisi'nin.
Depremde derginin kopyalarını kaybettiler, vazgeçmediler
'Huzur, Savaş Çocukları, Mektup, Delilik, Edebiyatta Facebook Etkisi, Edebiyat Sokaktaki İnsanın Ne İşine Yarar?' gibi farklı konularla bugüne kadar altı sayısı yayımlanır Hayal Bilgisi'nin. Derginin yayın yönetmeni Cihat Albayrak, "Erciş'te böyle bir çalışma yapmanın dezavantajları olduğunu itiraf etmeliyim." diyerek, şöyle açıklıyor yaşadığı zorlukları: "Çünkü dizgi ve baskı süreçlerine müdahil olamadığımız için ufak çaplı sorunlar yaşıyorduk. Dağıtımı gerçekleştirmek epey bir zahmetli oluyordu çünkü kargo sürecini iki kez yaşıyorduk." Deneyimleriyle birlikte, yaşadıkları sorunları çözmeyi başarırlar. Ancak altıncı sayının hazırlandığı sırada çıkagelen Erciş depremi, Hayal Bilgisi'ni de sallar: "Deprem esnasında, ben derginin dizgisini tamamlamıştım ve kapağını tasarlıyordum, bir akrabama ait olan fotoğraf stüdyosunda. Depremle ilgili bütün yaşadıklarımı aktardığım, deprem günlüğümü ve çektiğim fotoğrafları bir dosya halinde paylaştım. Ancak, dergi ile alakalı olarak en önemli gelişme, tamamen hazır olan altıncı sayının dijital kopyalarını depremde kaybetmemiz oldu. Öte yandan, Hayal Kitabevi'ni kapamak zorunda kaldık. Deprem, dostlarımızı, akrabalarımızı kaybetmemize neden olduğu gibi, ilk zamanlarda algıladığımız kadarıyla bir şehri de öldürmüştü."
Erciş'te zamanla yaralar sarılıp hayat eski ritmine dönerken; genç edebiyatçı da bir vakfın desteğini alarak, Hayal Bilgisi'ni yeniden hazırlamaya karar verir. Kaybolan 6. sayıyı aynen tasarlar ve Ocak 2012'de yayımlar.
'Hayal Bilgisi' adına bakmayın; onlarınki 'hayat bilgisi'
Cihat Albayrak ve arkadaşları, sadece bir dergiyle sınırlamazlar hayallerini... 2011'in yazında Erciş'te bahsettiği Hayal Kitabevi'ni açıp, burada ilköğretim öğrencilerine ücretsiz İngilizce kursları verirler. Bir kütüphane gibi işleyen kitabevinde, ziyaretçiler diledikleri kitabı ödünç alıp gider. Hayal Kitabevi, sadece kitap alışverişleriyle değil; tartışmalar, sohbetler ve etkinliklerle de hayalin gerçeğe dönüştüğü bir yer oluverir. Maddi olarak sıkıntı yaşasalar da, Yahya Kemal'in 'İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar' sözü gelir, akıllarına. Onlara göre, Hayal Bilgisi, insanın göremediklerine, görmemeye alıştıklarına odaklanmaktadır. Edebiyatın, her haliyle bir eylem biçimi olduğunu düşünürler: "Öteki türlü, yazarından yayıncısına ve okuruna, inanılmaz büyük bir sektör halinde, bir fabrikaya dönüşmüş durumda olan ve adına modern insanın 'edebiyat' demekten çekinmediği şey doğuyor."
Edebiyatın deyim yerindeyse 'praxis'ini ikinci sayılarıyla yapmaya başlarlar. Erciş'te bir köye, başlangıç olarak 500 kitaba sahip olan bir kütüphane kurarlar. Devamı gelir. 2011'de Ramazan Bayramı öncesi, 'Kitap Bayramı' adlı bir proje başlatırlar. Projenin amacı özellikle çocukların okuma alışkanlıklarını geliştirmek, çocukların kitaba değer vermesini sağlamaktır. Sosyal medyada, bu etkinliğe katılım bir hayli yüksektir. Deprem sonrası, derginin editörü olan Ayşe Ünsal'ın memleketi olan Çorum'da, Valilik ve Milli Eğitim Müdürlüğü ile ortak olarak bir kampanya düzenleyip 1.500 kadar çocuk kitabı toplarlar. Bu kitaplar, bayram hediyesi olarak Van'daki çocuklara gider. Erciş'te ise 200 kadar kitabı ve hazırlamış oldukları hediyeleri, kendi elleriyle dağıtır Hayal Bilgisi ekibi. Depremden 10 gün kadar önce davet edip Erciş'e getirdikleri yazar Senai Demirci, depremden sonra davetsiz gelecektir bu defa... Birlikte çocuklara oyuncaklar dağıtıp, taziye ziyaretlerinde bulunurlar. Ercişlilerin 'Erciş'i seviyoruz; terk etmiyoruz!' sloganı, esnafların vitrinlerine indikçe, Hayal Bilgisi'nin de umutları depreşir. Derginin tüm gelirini depremzede çocuklara harcamaya karar verirler.
Beşinci sayıdan itibaren, Hayal Bilgisi 72 sayfalık bir hacme kavuşur. Türkiye'nin birçok şehrindeki kitapçıların raflarında yerini alır. Derginin altıncı sayısında yer alan 'Edebiyat sokaktaki insanın ne işine yarar?' sorusu; Erciş'te sorulabilecek o kadar anlamlı bir sorudur ki: "Depremi yaşadıktan sonra, tabiri caizse sokaktaki insan durumunda idik Erciş'te. Ve gözlemlerimiz, bu durumda insanların edebi bir üsluba ne denli ihtiyaç duydukları üzerineydi. Fiziksel yoksunluklar, insanları fikirsel olarak da, inanılmaz bir hız ile yüzyıllarca öncesine götürebiliyor." Bu sayıda ayrıca, yolu Van'dan geçen ve bir daha da Van'dan ayrılmayan bir şairle, Müştehir Karakaya ile bir söyleşiye yer verirler.
Dergiye niyet, düğüne kısmet
Hayal Bilgisi kadar, güzel değildir ne yazık ki, hayat bilgisi... Cihat Albayrak, "Yazılarımızla, emeğimizle dâhil olduğumuz birçok dergi, dergiciliğe dair çok fazla olumsuz örnek ile çıktı karşımıza. Edebiyatın bir 'edepli olabilme/edepli kalabilme' sanatı olduğunu unutan editörler ve yayın yönetmenleri tanıdık. Maruz kaldık ne yazık ki." sözleriyle, dışa vuruyor sitemkârlığını.
Yine de hayata fazla haksızlık etmemek gerek. En azından hayal kurmaya izin verdiği sürece... Hayal Bilgisi, hayırlı bir olaya da vesile olur. Derginin vesilesiyle tanışan yayın yönetmeni Cihat Albayrak ve sonradan editörü olacak Ayşe Ünsal nişanlanır. Evlilik için geriye sayan çiftin hikâyesini, erkek tarafından dinliyoruz: "Ayşe Ünsal ile tanışmamız ise derginin ilk sayısında gerçekleşti. Hayal Bilgisi'ne bir eserini gönderen Ayşe Hanım ile yazısı üzerine tanıştık. Dergimizin beşinci sayısı yayınlandıktan 10 gün sonra nişanlandık. Hayal Bilgisi'ne dâhil olan arkadaşlarımızın bile şaka olarak yorumlamalarına rağmen, gerçek şu ki, Allah nasip ederse, 9. sayımız çıktıktan kısa süre sonra evliliğimiz gerçekleşecek." Ne diyelim, onlar ersin muradına; biz çıkalım Hayal Bilgisi'nin kerevitine... Bir daha hiç inmezcesine!
Dergiye niyet, düğüne kısmet
Hayal Bilgisi kadar, güzel değildir ne yazık ki, hayat bilgisi... Cihat Albayrak, "Yazılarımızla, emeğimizle dâhil olduğumuz birçok dergi, dergiciliğe dair çok fazla olumsuz örnek ile çıktı karşımıza. Edebiyatın bir 'edepli olabilme/edepli kalabilme' sanatı olduğunu unutan editörler ve yayın yönetmenleri tanıdık. Maruz kaldık ne yazık ki." sözleriyle, dışa vuruyor sitemkârlığını.
Yine de hayata fazla haksızlık etmemek gerek. En azından hayal kurmaya izin verdiği sürece... Hayal Bilgisi, hayırlı bir olaya da vesile olur. Derginin vesilesiyle tanışan yayın yönetmeni Cihat Albayrak ve sonradan editörü olacak Ayşe Ünsal nişanlanır. Evlilik için geriye sayan çiftin hikâyesini, erkek tarafından dinliyoruz: "Ayşe Ünsal ile tanışmamız ise derginin ilk sayısında gerçekleşti. Hayal Bilgisi'ne bir eserini gönderen Ayşe Hanım ile yazısı üzerine tanıştık. Dergimizin beşinci sayısı yayınlandıktan 10 gün sonra nişanlandık. Hayal Bilgisi'ne dâhil olan arkadaşlarımızın bile şaka olarak yorumlamalarına rağmen, gerçek şu ki, Allah nasip ederse, 9. sayımız çıktıktan kısa süre sonra evliliğimiz gerçekleşecek." Ne diyelim, onlar ersin muradına; biz çıkalım Hayal Bilgisi'nin kerevitine... Bir daha hiç inmezcesine!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder