Sayın Ertuğrul Özkök,
Yazdığım “Bir Can Paker Kitabı-Geriye Bakmak Yok” adlı
kitabı, bugünkü yazınızı okuduğumda, görüyorum ki yerden yere vuruyorsunuz. Ama
yalan ve yanlışlarla…
Diyorsunuz ki,
“Bu paragrafın neresini düzelteyim?
-BİR: Kitabın o sayfasını, geçen Salı
günü saat 16 civarında okuduğum an, Hürriyet’in 10 Mart 2004 tarihli internet
sayfasını açtım.
O haber, Genelkurmay’ın doğrulama
haberiyle birlikte karşıma çıktı.
Sonra Google’e girip, “Sosyetik
fişleme” yazdım.
33 bin sayfa açıldı.
Yani haber kaldırımış değil.”
YALAN
SÖYLÜYORSUNUZ!
Hürriyet’in
internet sayfasında ‘Sosyetik Fişleme’ ya da onu çağrıştıran hangi
anahtarsözcükle yazarsanız yazın, karşınıza aşağıdaki ekran çıkıyor:
İlk haber
hangisi? “Genelkurmay: Fişleme Haberi Doğrudur”
Haberin içeriği
de şöyle:
HABER NEREDE?
Sayın Özkök, bize Genelkurmay’ın verdiği cevabı, “Hürriyet’in
haberi” diye mi yutturmaya çalışıyorsunuz? Hani nerede haberiniz?
Siz madem zaman verdiniz. Ben de vereyim… 2 Ağustos 2013, saat 08.53… Ve hâlâ “Sosyetik
Fişleme” haberi, Hürriyet’in internet arşivinde yok. KİM YALAN SÖYLÜYOR? SİZ
Mİ, BEN Mİ?
İkinci suçlamanız, “Aytaç Yalman’ın darbenin ‘zihinsel
mimarı’ olduğuna…” dair tespitim üzerine. Okumadıysanız, size Özden Örnek’in
darbe günlüklerini okumanızı öneririm… Özden Örnek günlüklerinde, darbe planın
öncülüğünü ve zihinsel mimarlığını Aytaç Yalman’ın yaptığını açık biçimde
ortaya koyuyor.
HA, PARDON, SİZ ÖZDEN ÖRNEK’İN DARBE GÜNLÜKLERİNE
İNANMIYORDUNUZ VE ‘ÖZEL İMALAT’ DİYORDUNUZ DEĞİL Mİ? BU KONUDA DA BİRÇOK KONUDA
OLDUĞU GİBİ YANILDINIZ!
NEYSE Kİ 30 MART 2007’DE YAYIMLADIĞINIZ “BİR KONUŞMANIN DİPNOTLARI”
BAŞLIKLI KÖŞE YAZINIZ, HÂLÂ HÜRRİYET’İN ARŞİVİNDE!
O yazıda, Özden Örnek’in darbe günlüklerine ne demiştiniz
hatırlar mısınız?
“Ya sivil andıçlar
BİR süredir medya çarşısında emekli bir komutanın günlüğü olduğu iddia edilen belgeler dolaşıyor.
Ciddi basının büyük bölümü, bu belgelere itibar etmedi.
Ama askere karşı antipatisi belli bazı çevreler, mal bulmuş Mağribi gibi bunun üzerine atladı.
Adı geçen komutan ısrarla "Bunlar benim günlüklerim değil" diyor.
Komutanı yakından tanıyan insanlar, onun kişiliği ile asla uyuşmayacak ayrıntı ve iddialar bulunduğunu söylüyor.
Belli ki birileri "özel bir imalat" yapmış.
Ama takan yok.
Yayınlar var gücüyle devam ediyor.
Şimdi ben de soruyorum.
Bu bir "sivil andıç" değil mi?
Günde otuz kez demokratlıktan söz edenlerden çıt yok.
Yani asker yaptığı zaman andıç oluyor da, aynı haltı siviller yediği zaman "haber" mi oluyor?
Demokratlığımız işte bu kadar...”
BİR süredir medya çarşısında emekli bir komutanın günlüğü olduğu iddia edilen belgeler dolaşıyor.
Ciddi basının büyük bölümü, bu belgelere itibar etmedi.
Ama askere karşı antipatisi belli bazı çevreler, mal bulmuş Mağribi gibi bunun üzerine atladı.
Adı geçen komutan ısrarla "Bunlar benim günlüklerim değil" diyor.
Komutanı yakından tanıyan insanlar, onun kişiliği ile asla uyuşmayacak ayrıntı ve iddialar bulunduğunu söylüyor.
Belli ki birileri "özel bir imalat" yapmış.
Ama takan yok.
Yayınlar var gücüyle devam ediyor.
Şimdi ben de soruyorum.
Bu bir "sivil andıç" değil mi?
Günde otuz kez demokratlıktan söz edenlerden çıt yok.
Yani asker yaptığı zaman andıç oluyor da, aynı haltı siviller yediği zaman "haber" mi oluyor?
Demokratlığımız işte bu kadar...”
SONUÇ? ÖZDEN ÖRNEK’İN
GÜNLÜKLERİ ‘ÖZEL İMALAT’ MI ÇIKTI ?
NEYSE Kİ BU ÜLKEDE, GÜNLÜKLERDEN
BİRKAÇ YIL SONRA YAPTIĞIM RÖPORTAJDA “DARBE GÜNLÜKLERİ BANA DA GELDİ,
YAYIMLAMAKTAN KORKTUM. AMA DOĞRULUĞUNDAN HİÇBİR ŞÜPHEM YOKTU!” YA DA “ALPER
GÖRMÜŞ’E BÜYÜK HAKSIZLIK, AYIP ETTİK!” DİYEN MEHMET ALİ BİRAND
GİBİ VİCDANLI GAZETECİLER DE YAŞADI!
Beyaz Türkler’in tasfiyesine gelince… Yaptığınız
alıntıların büyük bölümü, Can Paker’in yorumudur. Keşke o noktaları da
belirtseydiniz. Ve bu kitap, Can Paker’in hayatını anlatıyor. Elbette ki
yorumları da bu kitaba girecektir!
Neyse, bu tasfiyeyi bir de kitapta da kendini ‘bir beyaz
Türk’ olarak gördüğünü söyleyen Asaf Savaş Akat’tan dinleyelim mi?
Sayfa: 187
“Can,
beyaz Türklüğüne atıfla, sınıfına ihanet ettiğini söyler, ama bana sorarsan
sınıf, yani beyaz Türkler bize ihanet etti! Bizim sınıfsal olarak mağlup
cephede olmamızın sebebi
oldu. Bana en büyük kazığıdır. Biraz esneklik, biraz akıl
sahibi olsaydı sınıf, şimdi daha iyi yerde olurdu. Biz de kendimizi
daha iyi yerde hissederdik. Kim kime ihanet etti? Görmüyor
musun yenilmişliği? Perişanları oynuyorlar.”
Yine Asaf Savaş Akat’tan…
Sayfa: 516
“Eski
seçkinlerin tasfiyesi göründüğünden çok daha büyüktür. Think-thank’lerden de
bilgi üretiminden de tasfiye olacaklar. Sıkıştılar, o reformist vizyonun
siyasetine yönelmeyince sıkışıp kaldılar…”
Kitapta kullandığımız terminolojinin ‘totaliter’ olduğunu
yazmışsınız. Türkiye medyasında ‘totaliter zihniyetin’ sembolü olmuş isminden bunu
duymayı bir övünç sayıyorum.
Kitabı okurken, gözünüzden kaçmış olabilir!
476. Sayfada Can
Paker’in sizin hakkınızdaki şu sözleri yer
alıyor. Ben de dahil, bu sözlerin altına imzasını atacak milyonlarca insan olduğunu
biliyorum!
“28
Şubat’ı desteklemiş, 27 Nisan e-muhtıra’sını doğal karşılamış, başörtüsüyle
ilgili 411 milletvekilinin oyunu “Eller kaosa kalktı” şeklinde yorumlamış,
parti kapatılmasının çok doğru olduğunu söylemiş bir demokrasi anlayışına sahip
birine cevap vermek istemiyorum.”
Ama ben vermiş bulundum!
28 Şubat’ta ve daha birçok
süreçte yargısız infazlarla, yaptığınız haberlerle yok ettiğiniz, cehenneme
çevirdiğiniz hayatlar, benim kadar şanslı değildi! Onlar cevap veremediler. Hatta
veremeyecekler de… Tıpkı; linç ettiğiniz, kendi vatanında ölmesini bile çok
gördüğünüz Ahmet Kaya gibi… Hesabınız mahşere kaldı!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder